PAYLAŞMAK GÜZELDİR.DERT-TASA PAYLAŞTIKÇA AZALIR,GÜZEL ŞEYLER PAYLAŞTIKÇA ÇOĞALIR KURŞUNLU VE ÇEVRE KÖYLERİ==>>HOŞGELDİNİZ GUNDE QURŞIN U CİRONE==> HUN BE XER HOTIN
   
  KURŞUNLU VE ÇEVRE KÖYLERİ
  YEREL TARİH
 
 
 
 
 
 
LEVENT VADİSİ SOSYAL-KÜLTÜREL DAĞILIM VE BÖLGE TARİHİ



"Levent Vadisi, Doğu Anadolu Bölgesi'nde Malatya İli'nin Akçadağ İlçesi sınırları içinde yer alır. Toplam uzunluğu yirmi sekiz kilometre olan Vadi, Yalınkaya köyü mevkiinden Akçadağ İlçesine sekiz, Malatya şehir merkezine yaklaşık kırk kilometre mesafededir. Hava limanına yakın bulunan saha, Malatya-Ankara karayoluna sadece iki kilometre uzaklıktadır.
Levent Vadisi, oluşumu ve içinde barındırdığı çok sayıda jeositle, kültürel yapısı ve geleneksel mimariyi koruyan köy evleriyle jeopark olma özelliğine sahip Türkiye'nin ender güzellikteki yerlerinden biridir.
Vadi'yi karakterize eden ana unsurlar, yatay yapı ve yatay yapıya bağlı gelişen şekillerdir. Bununla birlikte yaklaşık üç yüz elli kilometrekarelik bir alanda jeolojik olaylar sonucunda oluşmuş birbirinden farklı büyüklükte mağaralar, mikro-makro karstik şekiller,volkanik birimler, fosil mezarlıklar geniş yer tutar. İklim ve hidrografik şartlar nedeniyle geven, sığır kuyruğu, kekik, meşe toplulukları yaygın olarak bulunur. Vadi'nin ana akarsuları, Hasan Ağa Deresi ve Dipsiz Çay'lardır."

Levent Vadisi'ndeki yerleşim bilgilerini, ilk olarak, 1560 tarihli Kanuni Devri Malatya Tahrir Defteri'nden öğrenebiliyoruz. Tahrir Defteri'nde Kürne köyü,Samah(Çatalbahçe) yanında dört hanelik bir yerleşim birimi olarak kayıtlıdır. Kürecik ise Tapgüni(Tapkin) köyüne bağlı bir mezradır. Hartut, Ancar, Aşağı ve Yukarı Samah... gibi yerleşim birimleri Tahrir Defteri'nde yer aldığı halde, Vadi'ye adını veren Levent yoktur.
Vadi'deki köyler, 1560'ta Malatya'nın idari yapısında nahiye olarak kayıtlı bulunan Kederbeyt'e bağlıdır. Bugünkü Akçadağ, Hekimhan, Darende, Doğanşehir ilçeleri sınırları içinde bulunan 42 köy ve bunlara bağlı 48 mezra Kederbeyt'e bağlı gözükür. O tarihlerde "Arga, Arka"isimli bir köy olup Kederbeyt'e bağlıdır. Nahiyenin merkezi Kal'a-i Kederbeyt olarak kayıtlıdır. Kederbeyt nahiyesinin yeri tam olarak bilinmemektedir. Kimi görüşe göre Kötükale yakınlarında, kimi görüşe göre de Küçükkürne-Büyükköy arasında bir yerdir.
Hicri 1325 tarihinde yayımlanan Ma'muratu'l Aziz Salnamesinde Levent'le ilgili şu bilgi vardır : "Bu kazanın merkezi eskiden Levent köyü iken 25 sene evvel Arga köyüne nakledilmiştir.(Nakil tarihi : 1882/1883)
Tahir Sezen'in Osmanlı Yer Adları isimli eserinde de Levent, 1846'da ilçe olarak geçer.
Levent, stratejik konumu nedeniyle 1846'da ilçe olarak teşkilatlandırılır. Bölgedeki asayiş olayları çözümlendikten sonra ilçe merkezinin Arga'ya nakli için girişimler başlar.
Levent halkı, 1891'de Leventoğlu Ali Ağa'nın öncülüğünde, ilçe merkezinin Levent'te kalmasının yöreye ve devlete sağlayacağı yararları belirten bir dilekçeyle vilayet makamına başvurur.

Valilik, şu üst yazıyla dilekçeyi merkezi hükümete arzeder: ".......İlçenin Arga'ya nakledilecek olduğundan ve bu muamele varidat-ı devletin zayiati vesair gune yolsuzluğa mucip olacağından merkez hükümetin kemalen Levent Karyesi'nde ikbası istidasını merkez karye ahalisinin varid olan mahsurun takdimine.......emr ü ferman hazret-i veliyyü'l emirindir.(Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Belgesi Ds. no. 1223) Merkezi hükümet isteği red eder. Ve ilçe merkezi, Akçadağ'a nakledilir.

1700 ile 1800 yılları arasında bölge, tam bir çatışma alanına döner. Bu kavgalar, yerleşik halkla konar-göçerler arasında olduğu gibi konar-göçerleri kontrol etmek ve eşkiyalık yapanları yakalamak için uğraşan devlet güçleri arasında da olmuştur.

Bu tarihler arasında Levent ve civarını etkileyen iki önemli isyan yaşanır. Bunların ilki Asafoğlu, ikincisi ise Köse Mustafa Paşa Oğlu Veli Paşa İsyanıdır.

Divriğili Tarihçi Necdet Sakaoğlu, Anadolu Derebeyi Ocaklarından Köse Paşa Hanedanı isimli eserinde, bu iki önemli olayın Levent ve havalisini nasıl etkilediğini-özetle-şöyle anlatır : "Divriği'nin yaklaşık 200 kilometre güneyinde Malatya-Elbistan ovaları arasında kalan bir karartı vardır. Bu dağlık yöre, daha güneydeki Nurhak dağının uzantısıdır. Kimi yerde ak, kimi yerde bozarık kaya katmanlarının haşin uçurumlarıyla örülü bu kayalığa Akçadağ denir. Burada ulaşılmaz tepeler, kale gibi doruklar vardır. Bu doğal kaleler, Anadolu Uygarlığı'nın her çağında kullanılmış inler, mağaralar insan eliyle biçimlenmiştir. Bu doğal kaleler, şimdiki Akçadağ ile Levent arasında yer alır.

Onsekizinci yüzyıl başlarında bu sarp araziyi vatan edinerek aşiretlerinden kopup gelen dağlılar, yarı çete yarı göçebe ruhuyla burada bir topluluk oluşturdular. Osmanlı'nın Akçadağlı dediği bunlardı. Şeyhuşağı, Polatuşağı, Kurtuşağı, Bilamuşağı, Tataruşağı, Kubatuşağı, Kelikuşağı, Kasımuşağı... gibi. Bu isimleri taşıyan küçük oymaklar birer boybeyinin buyruğu altındaydılar. Akçadağlılara yandaşlık eden aynı bölgede yaşayan Rışvan kopuntusu başka oymaklar da vardı. Şamanlı, Kürne, Kürecik,Keruşağı, Leventoğlu gibi.

Akçadağlılar en az yarım yüzyıldır devlete kızgın ve kırgındılar. 1760'larda boybeyleri Asafoğlu Haydar'ın ırz ve kan davası güderek açtığı isyan bayrağına devlet acımasızca yürümüş, yüzlerce insanın kanı akmıştı.
Akçadağlıların ekecek fazla arazileri yoktu.Aşağıdaki verimli ovalar, Rişvanzade Derebeyleri'ne bırakılmıştı. Rışvan Voyvodalığı imtiyazıyla, kendilerinden çeşitli vergiler de alınmaktaydı.Bütün bu olumsuzluklar Akçadağlıları isyan ateşiyle sardı. Canından bezgin disiplinsiz yığınlar bağlılıktan bütün bütün çıktılar :
Akçadağ'dır bizim kuh-i kafımız
Hünkar da edemez asla lafımız
Halep bezirganı çeker havfımız
İner bac alırız güran önünde.
dediler dağa sığındılar; indiler kervanların önünü kestiler, haraç aldılar.
Bir dönem Sivas, Rakka-Diyarbakır valilikleri görevlerinde bulunan Veli Paşa,ikinci kez atandığı Rakka valiliği görevine gitmekte ayak direyince azledilir, hakkında yakalama kararı çıkarılır. Devletin elinin uzanamayacağını sandığı Levent Vadisi'ne, Akçadağ aşiretlerine sığınır.(miladi 1813)

Köse Paşa Veli Paşa'nın Akçadağ aşiretlerine sığınması, aşiretlerin töre gereği paşayı desteklemesi kanlı bir şekilde bastırılır. Öldürülenler, daha önce sığındıkları Yalınkaya(Penit)köyü yakınlarındaki kayalıklardan aşağılara fırlatılır; yakalananlar Arga'daki karargahta cellada teslim edilir. Resmi belgelere göre 117 kişi de Darende kalesine gönderilir.
Yarasını belki elli yılın saramayacağı bir tenkil tamamlanmış oluyordu. Akçadağlılar'ın büyük çoğunluğu yaşlılar, dullar ve yetimlerdi artık...Yıllarca yamaçları ağıtlar, ağlayışlar çınlatacaktı..." Levent ve Yöresini etkileyen ikinci derecedeki bir olay da Kürne boybeyi Velioğlu Alhas Ağa'nın öldürülmesi vakıasıdır. Bu olay Levent karakolundaki bir arşiv belgesinde-özetle-şöyle anlatılır :" .......Velioğlu Alhas Ağa hükümetçe Kürne Boybeyi olarak görevlendirilir. Boybeyi, çeşitli görevlerinin yanında, devlet aşiret ilişkilerinin düzenli yürütülmesinde yardımcı olmak hem de bölgede vergi toplamakla yükümlüdür. Devlet, bu idari işleri düzenli yürütebilmesi için, Alhas Ağa'ya Buzluk(Ansır)'ta bir konak tahsis eder. Alhas Ağa'nın sorumlu olduğu bölge; Kürecik ve Levent dışındaki Yazıhan'ın Kürne köyleri, Kurşunlu ve Hekimhan'ın bir kısım köyleriydi.

Alhas Ağa, vergi nüfuz alanını Levent'e kadar genişletince ekonomik olarak fakr ü zaruret içerisinde bulunan bölge halkı, durumdan rahatsızlık duyar.Belge'de anlatıldığına göre Leventoğlu kardeşlerden Leventoğlu Hasan, Alhas Ağa'yı Ansır'ın Çayırlık mevkiinde çadır içerisindeyken vurarak öldürür. Bilahare kardeşler, Vadi'deki dağlara sığınırlar, devlet güçleri ve bu güçlerin yerli iz sürücüleri tarafından uzun süre takip edilirler. Zaman zaman sıcak temas sağlanır; bu anlarda kardeşler, özellikle iz sürücüleri hedef alır, devletin kolluk kuvvetlerine zarar vermeden iz sürücülerini etkisiz hale getirirler. Devlet, son çare olarak, Leventoğlu kardeşleri teslime zorlamak için ekinlerini yakar, hayvanlarına el koyar; kısaca, açlığa mahkum eder. Yaklaşık 6 ay süren bu kovalamaca, kardeşlerin teslim olmalarıyla sonuçlanır. Harput Eyaleti hapishanelerinde yedi yıl tutuklu kalan Leventoğlu kardeşler, bu sürenin sonunda serbest kalırlar.
Raporun devamında Harunuşaklılarla Leventliler arasında muharebe derecesinde çatışmalar olduğu da yer alır. Bu kavgalar sonucunda, Levent halkının bir bölümü, Adıyaman İli Gölbaşı İlçesi Nasırlı köyüne göç eder.
Belgenin bir bölümünde de Leventlilerle bölgenin nüfuzlu ailelerinden Sakalıuzunlular arasındaki arazi anlaşmazlıklarına yer verilir. Bu olay sonucunda Levent'ten ayrılanlar, Kurşunlu Gelengeç ve Kürtcan'a; Sakalıuzun'dan göç edenler, Kızılmağara'ya yerleşirler.
(Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Ds.451)'de kayıtlı bulunan bir belgede Akçadağ-Darende arasındaki alanda yaşayan oymakların karıştıkları olaylar anlatılır. Belgede Harput valisi Mehmet Reşit Paşa'nın 1833'te Akçadağ'a geldiği, yörenin önde gelenlerini huzuruna çağırıp ikazda bulunduğu, tekrar suç işlememeleri halinde işlenmiş suçların affedileceğini beyanla oymak reislerini birbirine kefil ettiği anlatılır. Kefalet senedinde Harunoğlu Alhas Ağa, Kalo Kahyanın Oğlu Ali, Leventoğlu Bekir, Kasımoğlu İbrahim, Velioğlu Halil, Asafoğlu İbrahim'in mühürleri vardır.
Adnan Işık ,Malatya 1830-1919 isimli eserinde-özetle- Harput Valisi Ahmet İzzet Paşa'nın saraya gönderdiği 22 Nisan 1864 tarihli mektubundan bahseder : "Akçadağ aşiretlerinin durumunu görmek ve gerekli tedbirleri almak için doğruca Maden'den hareket edildi. Akçadağ'a varınca Akçadağ ağaları ve aşiret reisleri huzuruma geldiler. Onlarla birlikte anılan dağın merkezi olan Kürdabdal'a geçildi. Aşiretin sair yaşlı ve sofuları dahi çağrılarak burada toplanıldı. Onlara bundan böyle civarlarında bulunan Malatya, Arguvan, Hekimhan ve Elbistan kaza halkına ve o bölgeden gelip geçen yolculara zarar verdikleri veya vergi, a'şar veya askerlikle ilgili işlerinde en küçük bir ihmalleri görüldüğünde hiç zaman geçirilmeden şiddetle cezalandırılacakları anlatıldı. Bunun üzerine onlar da geçmişte işledikleri suçlardan ve yaptıkları kötülüklerden pişmanlık duyduklarını, bundan böyle aldıkları emri yerine getireceklerini tekrar ettiler. Taahütlerini uzun uzadıya açıkladıkları senet ilişiktedir. Bu senetle hepsi birbirine kefil olmuştur. Belgenin ilişiğinde iki ek vardır. Bunlardan birincisi nişan verileceklerin listesi, ikincisi ise birbirine kefil olan ağa ve boybeylerinin mühürlerini taşıyan kefalet senedidir. Kefalet senedinde Velioğlu Bekir Ağa, Velioğlu Ömer Ağa, Kürne Boybeyi Alhas Ağa, Asafoğlu İbrahim Ağa, Asafoğlu Bilal Ağa, Asafoğlu Ali Ağa, Kürecik Boybeyi Şakir Ağa'nın mühürleri vardır. Kürdabdal'daki toplantıda Velioğlu Bekir Ağa, Kürne Boybeyi Alhas Ağa, Kürecik Boybeyi ve Kasımoğlu Boybeyleri dördüncü rütbeden mecidiye nişan-ı zişan; Leventoğlu Ali Ağa, Senemoğlu Mehmet Ağa, Asafoğlu Bilal Ağa, Asafoğlu İbrahim Ağa beşinci rütbeden mecidiye nişan-ı zişan nişanıyla ödüllendirilirler.
1891 tarihli bir belgede de ödüllendirilen boybeylerinin bir listesi vardır. Belgede "Takibat ve istialata bizzat ve bilvasıta hizmet ve gayretle ibraz-ı sair gayret ve hamiyet etmekte bulundukları için beşinci dereceden mecidiye zişan nişanıyla taltif edilmişlerdir.
Bunlar; Kasımoğlu Oymak Reisi Hacı İbrahim Ağa, Asafoğlu Oymak Reisi Mustafa Ağa, Velioğlu Oymak Reisi Halil Ağa, Senemoğlu Oymak Reisi İsmail Ağa, Harunoğlu Oymak Reisi Timur Ağa, Leventoğlu Oymak Reisi Hasan Ağa, Leventoğullarından Bekir Ağa, Asafoğullarından Abbas Ağa, Engüzek Ağası Zozo Yusuf Ağa.
"Tarihimizin yakın sayılan bu dönemi, sentezci araştırma gündemleri ile enine boyuna yeterince incelenmiştir denilemez. Anadolu Tarihi üzerine yapılacak araştırmaların başlıca çıkmazıdır bu gerçek. Sadece devlet arşivlerine güvenmek yahut Anadolu'yu kolaçan edip derlemelerde bulunmak, olaylarla kişileri tarih sahnesine hatalı yorumlarla getirecektir. Devletin eşkiya diye tanımladığı bir kişinin mezarına halkının evliya türbesi inancıyla yaklaşması nasıl açıklanabilir? Herhalde bu tezzat günümüz araştırmacısının çetin bir sorunudur. Bunun çözümü resmi belgelerle sözlü ve yöresel derlemelere belirli aralıkta değer verme tarafsızlığına bağlıdır." der, Necdet Sakaoğlu... Necdet Sakaoğıu'nun bu görüşünde hareketle resmi belge, sözlü ve yöresel derlemelere dayanarak Levent Vadisi, Leventoğlu Aile'si ve yöre ile ilgili şu sorulara cevap bulabiliriz :
1-Kuş uçmaz, kervan geçmez bu sarp yerlere insanı sığınmaya mecbur bırakan sebepler nelerdir?
Bu sorunun cevabını prof. Dr. Mustafa Akdağ'ın Celali İsyanları isimli eserinde buluyoruz : "Celali Fetreti ve Büyük Kaçgunluk sıralarında köylülerin, hatta kasabalıların canlarını kurtarmak için, göze görünmez ormanlık, kayalık, dağ kovukları gibi yerlere kaçtıklarını, bazan vakit bulamadıkları yüzünden, eşya, yiyecek,ekin ve hayvan sürülerini bile ortada koyduklarını kadılar şikayet yazılarında veya resmi raporlar sayılan kazaya defterlerinde kaydetmişlerdir. Topçular Katibi Abdülkadir Efendi de, Vakiyenamesinde halkın, dağlara ve balkanlara(Dağlık ve ormanlık, insanın kolay giremeyeceği karışık ve görünmez yerler) sığınarak, palamut ile karın duyuracak bir yaşantı sürmeye başladıklarını tekrar tekrar söyleyip durmuştur.
" Kendisi de bir Rişvan olan tarihçi Prof. Dr. Faruk Söylemez, Osmanlı Devletinde Aşiret Yönetimi isimli eserinde "Rişvan oymaklarından Mendollu, Hamolu, Çelikanlı ve Ramiyanlı Cemaatleri Türkan aşiretiyle birlikte onsekizinci yüzyıl başlarında Adıyaman ve Urfa yörelerinde kışlarlar, bahar geldiğinde Malatya yakınındaki Akçadağ'a gelip Şamanlı, Kürne, Kürecik ve Leventoğlu oymaklarıyla beraber yaylarlardı. Bu oymaklarla yerleşik halk arasında büyük çatışmalar meydana gelmekteydi." der. Bu ifadelerden anlıyoruz ki, Vadi'deki oymaklar 1700 yıllarının başında yörede göçebe ya da yerleşik olarak bulunmaktadırlar.
2-Leventoğulları kimdir?
1700 yıllarının başlarında Vadi'nin en güvenli bölgesi Levent Şuğulu'na bir aile, gelip yerleşir. Bu geliş can güvenliği nedeniyledir. Ailenin reisi Levent'tir. Levent çalışkanlığı, korkusuz kişiliği sayesinde kısa sürede tanınır. Zamanla nüfuz alanını genişleterek yörede saygın bir kişilik olur. Leventoğulları, 1700 yılının başlarında yöreye gelip yerleşen ve Vadi'ye adını veren Levent'in soyundan gelenlerdir.
Bugün Akçadağ Hasan Ağa Deresi, Akçadağ Levent, Akçadağ merkez, Akçadağ Gölpınar, Malatya merkez ve değişik şehirlerde yaşayan Leventoğulları, soy adı kanununun kabulünden sonra Alişan, Menge,Şahin,Yılmaz, Türk,Esin, Levent soy adlarını alırlar. Leventoğlu Ailesi'nin "Yılmaz, Türk, Esen, Levent" soyadlılarla Akçadağ'daki "Menge"ler sadece Türkçe konuşurlar.
Levent'te ikamet edip Kürtçe konuşanlarla evlilik kuran "Alişan, Şahin ve Yılmaz"lar Türkçe ve mahalli dil olarak Kurmanci konuşurlar.
3-Osmanlı idari yapısında ve Cumhuriyet döneminde Levent nedir?

Tahir Sezen'in Osmanlı Yer Adları isimli eserinde Levent, 1846'da Harput'a bağlı bir ilçedir. Merkezi hükümet 1850 yılında ilçe merkezinin Arga'ya nakli için karar alır. Ancak, ilçe merkezinin Akçadağ'a nakli 1891'i bulur.
Hicri 1315 tarihli Devlet Salnamesi'nde Akçadağ'ın Hekimhan, Ayvalı, Kürne, Hasan Çelebi, Levendoğlu, Polat, Kasımoğlu isimli yedi nahiyesi vardır. 1316-1323 arası yayımlanan Devlet Salnameleri'nde Akçadağ'ın idari yapısında bir değişiklik yoktur.
1326 tarihli Salname'de Akçadağ'a bağlı nahiyeler Hekimhan, Kürne, Hasan Çelebi, Levendoğlu, Polat, Kasımoğlu ve Kürecik'tir.
Hicri 1327'de Hekimhan, Gelengeç, Hasan Çelebi, Levent, Polat, Kürecik nahiyeleri vardır.

Hicri 1328 Salnamesi'nde Akçadağ'ın nahiyeleri Hekimhan, Gelengeç, Kürne, Hasan Çelebi, Levent, Polat, Kürecik-Kepez'dir.
Cumhuriyet dönemine gelindiğinde nahiyeler, Doğanşehir, Kürecik ve Levent'tir.
Daha sonraki yıllarda Doğanşehir ilçe statüsüne kavuşur; Levent ve Kürecik Akçadağ'ın iki nahiyesi olarak varlığını sürdürür.
Görüldüğü gibi Hicri 1315'ten 1326'ya kadar Levendoğlu adıyla anılan nahiye daha sonraki yıllarda Levent adını almıştır.
4-Nüfus yoğunluğu ve eğitimle ilgili bilgiler nedir?
Yöre; eşkiyalık, arazi ihtilafları, can güvenliği ve ekonomik nedenlerle çok sayıda göç vermiştir. Bu göçler, büyük şehirlere ve yakın ilçelere olmuştur.
Yrd. Doçent Dr. Ünal Taşkın'ın "Maarif Salnamelerinde M'amurat'ul Aziz" isimli eserinde Hicri 1313(1895)'te Levent'te bir ilkokul yapıldığı kayıtlıdır.

KAYNAK:
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  © 2022 TÜM HAKLARI SAKLIDIR.LEVENTOGLU KÜLTÜR YAYINCILIK  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol